Cevap :
Cevap:
Doğu Asyalılar ve Batılılar dünyayı çok farklı şekilde algılar ve onunla ilgili farklı şekilde düşünürler. Batılılar dikkatlerini odaktaki bir nesneye verme eğiliminde olurlar. Nesnenin niteliklerini analiz eder, onun davranışlarına yön veren kuralları bulma çabasıyla kategorize ederler. Bu kurallar formel mantığı içerir (Ç.N. Formel mantık; düşünmenin içeriğinden çok biçimiyle ve kurallarıyla ilgilenen mantık türüdür). Nedensel atıflar sadece nesneye odaklanma eğilimindedir, bu yüzden genellikle yanlıştır (Ç.N. Metin boyunca “atıf”, bir şeyin kaynağı olarak gösterilen etken anlamında kullanılmaktadır).
Doğu Asyalılar ise çoğunlukla geniş bir algısal ve kavramsal alana dikkat ederler. Nesnelerle ilgili olarak, nesnenin hangi kategoriye ait olduğundan çok, hangi aileye üye olduğunu önemserler. Bunlara dayanarak nesneleri sahip oldukları ilişkiler, değişiklikler ve ait oldukları grupla ilgili olarak ele alırlar. Nedensel atıfları, bağlama vurgu yapar. Dikkatlerini yönlendiren önemli bir husus sosyal faktörlerdir. Doğu Asyalılar, kendileri için önceden biçilmiş rol ilişkileri içinde, karmaşık sosyal ağlar içinde yaşar. Etkili bir biçimde işlev görmek için bağlama dikkat etmek önemlidir.
Daha bağımsız olan Batılılar ise daha az sınırlayıcı sosyal dünyada yaşarlar. Nesneye ve bununla ilgili hedeflerine dikkat etme lüksüne sahiptirler. Çevrenin kendilerine sunabileceği fiziksel olanaklar da algılamayı etkiler. Doğu’da inşa edilen yaşam çevreleri daha karmaşıktır, Batılılardan daha fazla sayıda nesne içerir. Bunun yanı sıra Doğu’nun sanat ürünlerinde alan vurgulanır, bireyler gibi bağımsız objeler önemsenmez. Batı sanatı ise alanı daha az işler, bireysel nesneleri ve insanları ön plana çıkarır.
Psikologlar ve filozoflar uzun süre biliş ve algılama süreçlerinin evrensel olduğunu varsaydı. Öyle ki tümevarım ve tümdengelim çıkarımları, dikkat, bellek, kategorizasyon ve nedensel analiz her kültürdeki tüm insanlar için aynı süreçler olarak ele alındı. Ancak, başta antik Çinli ve Yunan bilim insanları olmak üzere kimi tarihçiler ve bilim filozofları ise başka bir olasılık ileri sürdü: Dünyaya ilişkin kavramsallaştırmalarımız ve onu anlamak için kullandığımız bilişsel süreçler birbirinden çok farklıdır (bkz. 2–4). Mesela Yunanlılar mantığı bir biçime sokmuşlar ve onu birçok bilişsel işlemler için, örneğin geometri için kullanmışlardır. Ancak Çinliler mantığı hiç biçimsel hale getirmediler, üstelik M.Ö. üçüncü yüzyıldaki iki kısa dönem dışında mantıkla hiç uğraşmadılar (5). Muhtemelen bunun bir sonucu olarak antik Çinliler geometride pek az yol aldılar, buna karşın aritmetikte ve cebirde büyük atılımlara imza attılar (2).
Başka bir örnek de metafizikten ya da dünyanın doğası hakkındaki temel varsayımlardan, bunların metafiziksel varsayımlardan kaynaklanan bilişsel süreçler üzerindeki etkisiyle verilebilir. Yunanlılar genellikle nesneye odaklanmış ve nesnenin davranışını, sadece onun özellikleri ve ait olduğu kategoriler ile açıklamışlardır. Aristo, suya bırakılan bir taşın suda batışını açıklamak için, taşın sahip olduğu bir “yerçekimi” kavramını; tahtanın su yüzeyinde kalışını açıklamak için ise tahtanın “hafifliği” kavramını önermiştir. Bunun tam tersi olarak Çinliler eylemin her zaman belirli güçler alanında oluştuğunu tespit etmiş, manyetizmayı ve akustiği ciddi ölçüde anlamış ve dalgaların gerçek oluşma nedenini fark etmişlerdir (Galileo bile bunu fark edememiştir).
Kültürel Psikoloji ile ilgili diğer içerikler ›
Dilin, Zihin Yapısı ve Kültür Üzerindeki Etkileri: Dil, Zihin Yapımızı Nasıl Değiştiriyor?
Otobüs (1975): Türkiye ile İsveç Arasındaki Farkları Yansıtan Bir Sinema Eserinin Kültürel Psikoloji Bağlamında Okuması...
Yunanlılar maddeyi, bağımsız objelerden ya da atomlardan oluşuyor olarak görmüş, Çinliler ise maddeyi sürekli bir parçacık akışı, hatta birbirine geçiş yapan parçacık akışı olarak görmüşlerdir. Son olarak Yunanlılar dünyada durağanlık (ör. Plato’nun biçimler anlayışı), Çinliler ise sürekli değişim görmüştür. Hatta Çinliler Taoculuk’taki yin ve yang anlayışı ile paralel olarak, her şeyin sürekli olarak mevcut durumundan tam zıttına dönüştüğü bir süreci görebilmiştir.
Açıklama:
BİRAZ UZUN OLDU ÖNEMLI BULDUN YERLERI YAZARSIN SANA KALMIS ARTIK" EN IYIYE KOYAR MISIN "
başarılar