istasyondan kalkap vilayet merkezine giden kamyon, iki saat kadar sarsuktan sonra, beni gideceğim köye ayrılan yolun başında bıraktı. Iki adım bile atacak halim yoktu. Cantamı ya- nima koyarak, kenarlarından otlar fırlayan bir taşın üstüne oturdum Kafamdaki ugultuyu dinlemeye başladım. Isi tozla karışık ter kokan kamyon dünyanın bu en bozuk yolunda bizi birbirimize vura vura serem etmigti. Birdenbire duraklamalar, bir çukura yuvarlanır gibi sarsıntılar, bana nere de olduğumu bile unutturmuş ve beni karanlık bir rüya dünya sina atmıştı. Şimdi oturduğum taşın üzerinde bu rüyadan sil- kinmeye çalışıyordum, Gideceğim köyü şoför göstermişti. Burası oturduğum yer- den yarım saat kadar uzakta, külrengi bir kerpiç yığını idi. Bir kenarda ince ince yükselen yine külrengi birkaç kavak, orada, ufacık da olsa, bir su bulunduğunu anlatıyordu, Belki bir saat oturduğum yerde kaldıktan sonra yavaşca ve sallanarak doğruldum. Küçük çantamı yerden alıp yürümeye başladım. Kendim köylü olduğum ve bizim köylülerimizi iyi tanıdığım için içimde yabancı bir yere gidiyorum hissi yoktu. ilk vazifemde muvaffak olacağıma emindim, Akşam olmaya başlamıştı. Köye yaklaşınca ortalığı büsbü- tun bir kızıllık kapladı. Kırmızı bir deniz gibi parlayıp kımılda- yan bu bir karış boyundaki kuru bozkır otlarının üzerinde upu- 7 fiil mi filimsi mi proje ödevim lütfen ​