Zamanın birinde Feyza isminde bir kız yaşarmış. Yaşadığı toplumda doğan bebeklere geçici isim verilir. Bebekler biraz büyüyüp ergenliğe adım atmadan önce onlara kendi ismini seçme hakkı verilirmiş.
Bu ikinci ismin seçimi çok önemliymiş. Çünkü bu ikinci ismi ona hayatı boyunca eşlik edecek onu tanımlayacak ve onun benliğinden yola çıkılarak verilecekmiş.
Feyza bir gün ilk isminin ona neden verildiğini merak etmiş. Ve soluğu annesinin yanında almış. Annesi doğduğun sene çok bereketli bir yıldı. Kazancımız ikiye katlandı. Bu nedenle büyüklerin bolluk, berket demek olan bu ismi uygun gördü demiş. Demekki geçicide olsa ilk ismide öyle alalede bir şekilde verilmemiş. İlk adını böylelikle daha çok sevip benimsemiş. Ama yinede kendine yeni bir isim verilmesi gerekiyormuş. Kendini yaşadığı köydeki yaşlılara nasıl göstereceğini hangi özelliğinin aslında ismini etkileyeceğini bir türlü bulamıyormuş. Ya bana çirkin bir isim verirlerse diye sürekli korku içindeymiş. O yüzden ne yapıp edip kendi samini bulmalıyım diye düşünmüş.
Günler birbirini kovalamış derken isim verme töreni hazırlıkşarı başlamış. İsim verilecek çocuklar heyecandan uyuyamazken köylü hazırlıklar yapıyormuş. Bizim feyza ise çok kararsız hergün başka bir fikir geliyomuş aklına. Bir oyana yürüyormuş bir buyana derken bir ses duymuş. Hemen koşmuş otarafa bir yaşlı kadın ve ona tıslayan iki kurt